(Untitled)
მზე იყო, როგორც ახალგათხრილი საფლავის მიწა – ნორჩი და რბილი. და როცა დიდი უფსკრულის პირას, დღემდე ცოცხალი თუ გარდაცვლილი ჩავმწკრივდით ყველა და დაველოდეთ ქარისგან უკან მოტანილ ექოს, ამოდიოდა მზე უდაბნოდან, როგორც სოფელში მოხუცმა ბებომ მზემ აიარა აღმართი ზეცის, ჩვენ ავიარეთ ჩვენი აღმართი – სამშობლო, ხმელ და უწვრილეს ბოძზე შემოდებული ბუდე ლაკლაკის.
From ‘Homeland’
Quê hương là gì hở mẹ Mà cô giáo dạy phải yêu Quê hương là gì hở mẹ Ai đi xa cũng nhớ nhiều Quê hương là chùm khế ngọt Cho con trèo hái mỗi ngày Quê hương là đường đi học Con về rợp bướm vàng bay Quê hương là con diều biếc Tuổi […]
Growing up in two dreams
Sen uykudan söz ederken İki rüyada büyümüş biri gibi Kalbim bölünüyor. Duvara yansıyan ışığın Yaptığı kelimeler, O kelimeler Uykuda geldiği için belki de Hâlâ dönüyorlar etrafımda. Bana dağları anlatıyorlar İnanmanın kanıyla ayakta duran Dağları. Çünkü bir sabahtır sonunda Bizi uyandıracak olan. Elimizden alınmış dünya ve doğumla Bir dağ yolunda ilerlerken sen Bacası tüten bir ev […]
Galata
Bir kuleye sevdalıyım Gece vakti ekseninde mıknatıslı gibi dönenen fosforlu beyaz martılardanım Bir kadraja sığdık siyah-beyaz Uzatmalı sonbahardı serin ve ışıklı Sevdalım heybetliydi taş ve kökten uzun bir hikâye, sonu hep bende bitti Alışkanlık olmuştu vapurda başımı kaldırıp onu arıyordum, oradaysa daha sıramı savıyordum Zordu tabii ne sandınız bu şehirde öğütülmeden tek parça kalabilmek her […]
Every woman knows her own tree
Sana geldiğimde Kanatlarımı, Siyah taşlarla örülmüş O ıssız şehrin üzerinde açacak, Bulduğum bir ağacın dallarına tüneyecek Ve acıyla bağıracaktım. Her kadın kendi ağacını tanır. Uçtum o gece. Karanlığın girmeye korktuğu şehri geçtim. Gölge olmayınca ruh yalnızdı. Uludum.
A bit of a life
مِن المُحتَمَل.. أنني قد راقبت يومًا سقوطَ الشمسِ.. و تلقَّيت الذهبَ المتناثرَ منها فوق راحتيّ البحر، و أطبقت ضلوعي على بقايا الدفءِ الهارب، و فتَّشتُ عن الودعِ بدأب.. في كومات الرمل و ذرعت المدينة.. جيئة و ذهابًا، تسكَّعت على المقاهي العتيقة و احتسيت زجاجات البيرة، التقيت أصدقاء و زوارًا، و جالست أدباءا و ثوارًا، […]
Our Land
Cirka oo gu’ hoorshoo Hillaac galalacleeyiyo Daruuruhu gufaacada Guur guurayaano Godolkii la hibitiqay. Xareeddii geyiga iyo Goglantahay jidhaanto Godamada ka buuxdoo Balliyadu gingimanyiin Ubaxii gardhooboo Gaasheeyey midabkoo Guntimuhu sinmeenoo Garaacayso laydhii. Dhirtuna ay gun iyo baar Gedafka isku haysoo Laamaha gankoodiyo Faraqii is gaadheen Shinbiruhuna geestood Hadba geesh codkoodii Googooynayaanoo Rahuna gaar isula baxay. Oo […]
Tehran letter
این نامه رسان هم اندکی آسمان و چند ستاره و کمی احوال پرسی گذاشت کف دستم و پلاک چهل و نه را هی رفت و هی برگشت تا ببیند رودخانه ای که نیست کجا می ریزد ریخت وسط اتاق صدای پرنده ای که پشت پنجره نشست پنجره را باز کنی سطر دوم را می بینی […]
The Language of my Parents
לאמי יש סדק בלב השפה, כמו מטפחת ראש מחסה את שרשיה. לאבי יש שפה מזנחת כמו תינוק שנשכח באהל בן גוריוני, כמו פריפריה שכוחת אל. מהריסות שפת הוריי אבנה בית לילדיי: אין אמצע ללא ראשית.